Trabzon Gezisi

Sizlere doğup büyüdüğüm yer olan Trabzon’u anlatayım. Hemen hemen hepiniz Trabzon’u az çok duymuşsunuzdur ve bir çoğunuzun aklında da bir Karadeniz turu yapmak vardır. Ancak bir türlü yapamazsınız. Bu yazımda bir Karadeniz turunda yapılabileceklerinizi anlatacağım.

Öncelikle ulaşımla başlayalım. Trabzon Doğu Karadeniz bölgesinde olduğundan dolayı Türkiye’nin batısındaki şehirlere uzak kalmaktadır. Bu nedenle de otobüsle ulaşımı seçerseniz uzun bir yolculuğu göze almış olursunuz. Örneğin İstanbul’dan gelecekseniz yaklaşık 14-16 saat arası bir yolculuk olmaktadır. Fiyat olarak ise sezonuna gore değişmekle birlikte en fazla 75 TL’ye böyle bir yolculuk yapabilirsiniz.

Uçak tercih ederseniz seçeneğiniz çok fazla.Trabzon’a uçuşu olan firmalar ise THY,Pegasus,Onur Air, Anadolujet,Sunexpress.Ancak uygun fiyatlı biletlerden yararlanmak için erken rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir.Özellikle yaz döneminde tek yön biletler 250 TL’ye kadar çıkabilmektedirler.

Ulaşım kısmını hallettikten sonra gelelim konaklamaya.Konaklama konusunda virçok seçeneğiniz var.Şehir merkezinde bulunan 5 yıldızlı Zorlu Grand Otel, Maçka’da bulunan 4 yıldızlı Sümela Otel, şehir merkezinde bulunan Usta Otel, Aksu Otel, şehrin hemen dışında bulunan 5 yıldızlı Novotel seçenekler arsındadır.Ayrıca kamu kuruluşlarına ait misafirhaneler ile Karadeniz Teknik Üniversitesi kampüsünde bulunan Koru Tesisleri uygun fiyatlı konaklama seçenekleri oluşturmaktadırlar.

Trabzon şehir içi ulaşımı çoğunlukla dolmuşlarla sağlanmakta.Hemen hemen bütün dolmuşlara meydandan ulaşmanız mümkündür.

Gelelim Trabzon ve bu bölgede  yapabileceklerinize.Aşağıda belirtilen günler bir tam gün içerisinde yapabileceklerinizi belirtmek için detaylıca yazılmıştır.  Birbirlerinden uzak noktalar oldukları için programınızı çok sıkıştırmanızı önermiyorum:

1.Gün:

Meydan, Uzun Sokak, Kunduracılar Caddesi ve Kemeraltı gezilebilir.Kemeraltında bulunan bakırcılar çarşısından hediyelik bakır eşyalar alabilirsiniz.Ayasofya mahallesinde bulunan Ayasofya Müzesi görülecek yerler arasındadır.

Sonrasında Boztepe’ye çıkıp güzel bir semaver çay alıp manzaraya karşı içebilirsiniz(Çekirdek de fena gitmez hani).

Ayrıca Atatürk’ün Trabzon’a ziyaretlerinde kullandığı köşkü ziyaret edebilirsiniz.

Aynı güne Sümela Manastırı(Meryemana Manastırı)’na  gidebilirsiniz.Sümela

Manastırı Maçka ilçesinde olup şehir merkezine 1saat uzaklıkta yer almaktadır.Şehir merkezinde Ulusoy, Metro gibi firmalar günlük geziler düzenlemektedirler.Sümela Manastırı’nın yapıldığı yeri gördüğünüzde çok şaşıracağınıza eminim.Manastırın içerisini görmeden dönmeyin.

Hem Sümela milli parkı içerinide hem de yol üstünde bulunan tesislerde alabalık, kuymak, lahana dolması gibi yöresel lezzetleri tadabilirsiniz.

İlk günü bu şekilde tamamlayabiliriz.

2.Gün:

Bu günü Uzungöl’e gitmek için harcayalım.Çünkü yaklaşık 3 saat uzaklıkta yer almaktadır.Uzungöl’e de Sümela Manastırında olduğu gibi Ulusoy, Metro gibi firmaların günübirlik seferleri bulunmaktadır.Bu seferlerden yararlanarak gidebilirsiniz.Uzungöl’de  tğm gölün etrafını gezdikten sonra civarda bulunan tesislerde  tereyağnda pişirilen taze alabalık yiyebilirsiniz.Ayrıca gittiğiniz mekanda lahana çorbası olup olmadığını da sorun.

Aslında burada günübirlik gitmek istemeyen kişiler için de konaklama olanakları mevcut.Bungalov tarzi binalar ile ahşaptan yapılmış otel odalarında kalabilirsiniz.Sizin için güzel bir dinlenme olacaktır.

3.Gün:

Rize’de bulunan Ayder yaylasına gidebilirsiniz.Yine firmaların bu yaylaya günübirlik seferleri mevcuttur.Ayder yaylasında diğer yerlerin haricinde termal turizm de yapılmaktadır.Dolayısıyla termal havuzlarda da sağlık bulabilirsiniz.

Ayrıca Rize şehir merkezinde bulunan ÇAYKUR botanik bahçesine gitmeyi ihmal etmeyin.Hem manzara güzel hem de çayı çok lezzetlidir.

Uzungöl’de olduğu gibi burada da çeşitli konaklama olanakları mevcuttur. Tabii ki Rize’ de gezilecek başka yerler de vardır.

4.Gün:

Artvin Hopa’da bulunan Sarp sınır kapısına gidip Batum’a geçebilirsiniz.Vize uygulanmayan bu ülkeye pasaportla geçebildiğiniz gibi artık nüfus kağıdıyla da gidilebilmektedir.

Batum’da sınırı geçtiğinizde taksiler bekmektedir.Onlarla pazarlık yaptıktan sonra Batum’a seyahatinize başlayabilirsiniz.Para birimi Lari’dir.Yaklaşık 1 Lari 1 Türk Lirasına karşılık gelmektedir.

İlk önce Batum’un biraz ötesinde bulunan botanik parkına gidebilirsiniz.Burası çok büyük bir park ve dünyanın tüm kıtalarına ait bitki örtüsünü bu parkta bulabilirsiniz.Yaklaşık 2-3 saat arasında tamamını gezebilirsiniz.

Sonrasında Batum şehir merkezinde bulunan opera binası, limanı, ana caddesini ve sahil bounca gezebilirsiniz.Batum bizler gibi  sahillerini doldurup yol yapmadığı için çok güzel sahillere sahiptir.Sahilde bulunan restoranlarda balık yiyebilirsiniz.

Çok gelişmiş bir ekonomileri olmadığı için alabilecek çok şey bulamayabilirsiniz.Şarapları güzeldir.Hediyelik olarak şarap alabilirsiniz.

5.Gün:

Artvin şehir merkezini gezebilirsiniz.Buradan hemen şehir merkezinin yukarısında bulunan Kafkasör’e çıkmanızı öneririm.Özellikle her yıl yapılan boğa güreşlerine yetişebilirseniz izlemden dönmeyin.

Artvin dağlık bir arazide kurulmuştur.Ancak doğası mükemmeldir diyebilirim.Avrupa’da özendiğiniz birçok yerden daha güzel bir doğaya sahiptir.Çoğu yeri el değmemiştir.Burada birçok yaylayı gezebileceğiniz gibi benim önerim Şavşat civarını gezmenizdir.

Ayrıca Borçka’da bulunan Karagöl ile yine bu yolu takiben ulaşabileceğiniz Camili(Macahel) köyünü de görmenizi tavsiye ederim.Yolu bozuktur ancak çektiğniz zahmete değecektir.

Artvin’de konaklamanızı öneririm.Çünkü Tabzon’dan gidip gelmek zor olacaktır. Artvin şehir merkezi dışında gezilecek yerler daha fazladır.

Artvin’de bulabilirseniz pürde kebabı yeyin.

6.Gün:

Trabzon’dan Giresun’a gidiş.Giresun küçük bir sahil şehridir.Burada görebileceğiniz Giresun Kalesi bulunmaktadır.Burada Topal Osman’ın mezarı da bulunmaktadır.Ayrıca Görele ve Espiye tarafında çok güzel pide yiyebilirsiniz.

Genel itibariyle Trabzon ve civarında yapabilecekleriniz bu kadar.Ancak daha detaylı bir gezi düşünürseniz Trabzon yaylalarını gezmeyi ihmal etmeyin.

Trabzon’a gelip Akçaabat Köftesi yemeden kesinlikle dönmeyin.Trabzon’a yakın bir ilçe olan Akçaabat’a gittiğinizde sahilde bulunan köftecileri göreceksinizdir.Bu köftecilere girdiğinizde kilo ile sipariş vereceğiniz köfteleriniz piyaz salata, ayran ve diğer yöresel lezzetlerle birlikte ikram edilecektir.Burada yiyeceğiniz yemek hem gözünüzü doyuracak hem de çok keyifli bir ortamda yemek yemiş olacaksınız.Fiyat olarak çok da uygundur.

Ayrıca Trabzon Meydan’da bulunan Muharrem Usta’nın yerinde et döner ve haşlama yiyebilirsiniz.

Doğu Karadeniz bölgesinde yiyeceğiniz et ürünleri bu bölgede yetiştirilen hayvanlardan yapıldığı için çok lezzetlidirler.

Tatlı olarak laz böreğini de unutmamak gerekmekte.

Hediyelik eşya olarak fındık(benim tercihim pikola cinsi), çay, el yapımı gümüş telkari ve bakır eşyalar alabilirsiniz.Tabiii tüm genç kızların rüyası olan Trabzon işi el yapımı altın hasır bilezikleri de yine Trabzon’dan alabilirsiniz.

Tüm Doğu Karadeniz bölgesinde hiçbir güvenlik çekincesi yaşamadan gezebilirsiniz.

St.Petersburg 23-26 Temmuz 2011 gezisi

St.Petersburg’a tur kapsamında 4 günlüğüne 23-26 Temmuz 2011 tarihleri arasında gittim.Uçak firmamız Rossiya Havayolları olarak seçilmişti.Uçuşumuz gece 01.30 gibi başladı.St.Petersburg saatine göre sabah 06:00 civarında St.Petersburg’a iniş yaptık.Gümrük işlemlerinin ardından tur otobüsümüz bizi havaalanından aldı.Yaklaşık 1 saatlik bir şehir turu yaptık.Bu şehir turunda hızlı bir şekilde şehirde görülmesi gereken tüm yerleri görmüş olduk.

Otobüs turumuzun ardından otelimiz olan Radisson Sonya’ya geçtik.Hemen check-in yapamadık.Odaların boşalacağı saat olan öğle 12:00’ye kadar beklemek durumundaydık.Ben de beklemek yerine şehrin kalbi olan Nevsky caddesine doğru yürümeye başladım.Otelimiz bu caddeye çok yakın bir konumda olması bizler için büyük rahatlık sağladı.Ayrıca otel çok kaliteliydi.Herşey müşterilerin konforu için düşünülmüştü.Ancak güney sahillerimizdeki gibi herşey dahil bir system beklemeyin.

Bu yürüyüşümde Nevsky Cadeesi üzerinde bulunan Kazan Katedrali, Mikhailovski Kilisesi,St.İsaac’s Katedrali, Hermitage Müzesini gezdim.Bu yerlerden Mikhailovski Kilisesinin içini gezdim diğerlerinin içini gezmeyi diğer günlere bıraktım.

Sonrasında otele geri döndüm.Odama girişi tamamladım ve biraz uyuyarak dinlendim.Sonrasında akşam 18:00 civarında tekrar dışarı çıktım.

Bu sefer yine yürüyerek Birzha, Peter and Paul Kalesi ve savaş müzesine gittim.Yağmur yağmaya başlayınca hafif ıslandım ancak yaz yağmuru olduğu için çok etkilemedi.Bu yürüyüş sırasında sokakta müzikle oynayan insanlar vardı.İnsanları izlemek çok keyifliydi.Bir festival havasındaydı.Ayrıca benim gittiğim dönem beyaz gecelerin devam ettiği  dönemdi.Saat 23.00’da güneş tamamen batıyor ancak güneşin ışıkları etrafı aydınlatmaya devem ediyor.Bu durumda da siz saatin farkına varmaksızın gezmeye devam ediyorsunuz.Ancak beyaz geceleri tam anlamıyla yaşamak isterseniz dönencenin yaşandığı 21 Haziran civarında St.Petersburg’da bulunmak gerekir.

Saat 23:30 civarında otele geri döndükten sonra gece için tekrar Nevsky Caddesine geçtim.Caddede bulunan eğlence mekanlarına gittim.

Turumun 2. gününde tur şirketinin ekstra organize ettiği Hermitage Müzesi turuna katıldım. Sabah 10:00 müze önünde buluştuktan sonra rehberimiz eşliğinde müzeyi gezmeye başladık.Bu müzede çok fazla sayıda sanat eseri olduğundan dolayı dünyanın en önemli ilk üç müzesi arasında yer almaktadır.Binanın kendisini ve barıdırdığı eserleri gezmemiz yaklaşık 3 saatimizi aldık.Ancak daha detaylı gezmek istenirse bu süre rahatlıkla uzatılabilir.Benim için en enteresan eserlerden biri gerçek şövalye kıyafetleriydi.Normalde filmlerde görmeye alıştığımız kıyafetlerin gerçekleri gayet farklı ve değişik gözükmekte.

Müze gezisi sonrasında Nevsky üzerinde yürüyerek otele doğru geçtim.Biraz dinlendikten sonra Nevsky’de daha once gezip görmediğim yerlere gittim.Bir alışveriş merkezine gittim.Sonrasında ise turdan arkadaşlarla bir kafede oturup birşeyler yeyip içtik.

Gece  saat 01:00 gibi yük gemilerinin geçişi için köprülerin kaldırılışını izlemek için Neva nehri kenarına gittik.Burada bir çok insan bu olayı izlemek için nehir kenarına toplanmıştı.Bizde onlarla birlikte bu olayı izledik.

Turun 3. gününde ise turdan arkadaşlarla tüm şehri yürüyerek gezdik.Bu gezici yorucu olsa da hem eğlenceli hem de daha once gezdiğim yerleri farklı bir bakışla görmemi sağladı.Daha önce gitmediğim Arora gemisine de bu gezi sırasında gittim.Bu arada Türkiye’deki tanıdıklara hediyelik eşyalara aldık.Bol bol fotoğraf çektirdik.Turun sonunda ise tekne turu yaparak şehir turumuzu tamamladık.

Özellikle tekne turu yapmanızı tavsiye ederim.Çünkü şehirde bulunan tüm kanallardan geçerek şehri farklı bir bakışla gezmiş olduk.Ayrıca bu şehrin dünyada en çok köprüye sahip olduğunu gözlerimizle görmüş olduk.Sonrasında yine Nevsky caddesinde geçirerek günü tamamladık.

Turumuzun 4. gününde ise sabah 07:00 gibi otelimizdeki işlemleri tamamlayıp havaalanına doğru tur otobüsümüzle yola çıktık.İşlemlerimizi tamamladıktan sonra yine Rossiya Havayollarına ait uçuşla Türkiye’ye geri döndük.

St.Petersburg yerel saati Türkiye’ye göre 1 saat ileride olmaktadır.Bu nedenle yolculuk sırasında saatleri ayarlamayı unutmamak gerekiyor.

Gelelim detaylar.St.Petersburg çok pahalı bir şehir.Küçük bir şişe suya normal bir büfede minimum 50 ruble(3 TL) veriyorsunuz.Ayrıca yeme içme de oldukça pahalı.

Yerel yemek olarak rusların ünlü Borscht çorbasını içtim.Farklı bir sebze çorbasıdır.İçmenizi öneririm.Çorbanın haricinde yine ruslara özel tatlılardan da yedim.

Şehir genel anlamda güvenli.Herhangi bir problemle karşılaşmadım.

Son olarak kızları güzel mi diye soracaksınızdır.Cevabım evet gayet güzeller 🙂