05.11.2011 Grand Canyon
Sabah erkenden yola çıktık.Akşam üzerine doğru Grand Canyon’a vardık. Gerçektende söylendiği gibi çok çok geniş bir arazide milyonlarca yıllık erozyonla oluşan bir doğal güzellikle karşılaştık.Çok geniş ve derin vadiler her yönünüzde yer alıyor.
Sky Walk denilen at nail biçiminde tabanı camdan yapılan köprüden geçtik.Açıkçası çok korkutucu bulmadım ama o görüntüyü yüksekten görmek gayet güzeldi.
Gün batımını da Sky Walk’un olduğu bölgede izledik.Gün batımınde gökyüzü çok güzel renklere bürünmektedir.
Gün batımının ardından Hualapai kabilesine ait olan bir tesise gittik.Bu tesiste ahşap müstakil odalar var ve ne cep telefonu çekmekte ne televizyon bulunmakta.Ayrıca etrafında hiçbir yerleşim birimi de bulunmamakta.Dolayısıyla kolay kolay bulamayacağınız modern yaşamdan uzak bir yerdi.
Gece yıldızları çok net görebildiğiniz bu yerde kamp ateşi yaktılar ve ateşte marshmallow çikolat bisküvi üçlemesini deneme fırsatını buldum.
Sabah ise saat 5.30’da bizi kaldırdılar ve gün doğumunu görme imkanına sahip olduk.Gün içerisinde Las Vegas’a doğru yola çıktık ve otelimize yerleştik.
Las Vegas’ta tüm oteller ana cadde üzerinde bulunuyor.Özellikle gece görüntüleri çok güzel oluyor.Dünyadaki birçok önemli eserlerin benzeri otelleri görebilirsiniz.Aslında filmlerde o kadar çok gördüğümüz bir yer ki yabancılık çekmiyorsunuz.
Tüm otellerin girişinde lobi değil casino bulunuyor.Ben de 50 dolarlık makinelerde oynadım.Tahmin edebileceğiniz gibi kaybettim 🙂
Las Vegas’ta ayrıca bir çok ünlü müzika ve gösterilere gidebilme imkanına sahipsiniz.
Benim Las Vegas’ta en çok beğendiğim Bellgio otelinin önündeki eşşek kadar havusdaki müzik eşliğindeki fıskiye şov.Fıskiye dediğime bakmayın suyu 200 metreye kadar püskürtüyorlar.Akşamları her 15 dakikada bir yeni bir gösteri yapılıyor.Ben üç kere izledim.
Sonrasında Las Vegas’taki diğer görülebilecek yerleri gezdikten sonra otele döndüm.
Ertesi gün Los Angeles’a doğru yola çıktık ve gece Los Angeles’tan New York’a uçtum.