Arnavutluk-Makedonya gezimiz 2.Gün Ohrid gezisi(29.10.2010)

Tiran’da geceledikten sonra saat 8’de hostelden ayrıldık ve saat 9’da bildiğimiz Ohrid otobüsüne binmek için otobüs garına gittik.Ancaaak ilk otobüsün akşam 7’de olduğunu öğrenince kötü olduk.Çünkü zamanımız kısıtlıydı.Biz de hemen tur operatörlerine gidip Ohrid turları olup olmadığını sorduk ama cevap olumsuzdu.Tam o sırada bir taksici nereye gideceğimizi sordu.Bizde Ohrid deyince 60 euroluk hesap çıkardı.Ayrıca Ohrid’e kadar değil sınıra kadar götürebileceğini söyledi.Bunun üzerine biz pazarlıkla ücreti 50 euro yapıp taksi şoförümüz Şaban’la yola çıktık.Bu arada arabamızın rotunda çıkan sorun nedeniyle yaklaşık 45 dakikalık bir gecikme daha yaşadık.

Taksinin tamiri sonrasında yolumuza devam ettik.Hava çok güzeldi ve yol dağ yoluydu.Manzara çok güzeldi.Yol boyunca çok güzel manzara fotoğrafları çektik.

Yaklaşık 2,5 saat sonra Arnavutluk-Makedonya sınırına geldik.Hayatımda ilk kez yürüyerek sınırı geçtik.Sınır tepede olduğu için Ohrid gölü manzarası ve dağların görüntüsü nefes kesiciydi.Sınırı geçtikten hemen sonra bir taksiye daha atlayıp 15 euroya Ohrid merkeze geldik.Sonrasında Sunny Lake Hostel’i aradık.Bulmamız biraz zor oldu ama hosteli bulup yerleştikten sonra ,önce yemek yiyecek yer bakındık.Sahilde  güzel bir balıkçıya oturduk.Ohrid gölüne has yetişen balık yedik.Ayrıca kalamar tava istedik.Şarabının iyi olduğunu duyduğumuz için şarabını da tattık.Gayet iyiydi.Karnımızı doyurduktan sonra Ohrid gezintimize başladık.

Kaneo’daki St. John kilisesi,Samuel’in Kalesi,St. Panteleimon manastırı,Türk müzesi gibi yerleri gezdik.Zaten eski Ohrid’de görülecek yerler birbirini takip eden yollar üzerinde.Sonrasında çarşıyı ve sahil kısmını gezdik.

Çarşıda Ohrid Camii’ni ve Halveti Tekkesini gezdik.Sonrasında hava ayaza vurdu ve biz Türk çayı aramaya koyulduk.Sonra Ohrid’de yaşayan Sülzeymen ve Adnan’a rasladık.Bize misfirperverlik göstererek çay ısmarladılar ve muhabbete koyulduk.Sonra başka bir yere geçerek orada bu muhabbeti daha güzel çay ve Türk kahvesiyle sürdürdük.Hostele geçmek üzere ayrıldık.

Hostel sahibinin arkadaşının doğumgünü vardı.Bu partiye biz de katıldık.Yaklaşık 20 kişi vardı.PArtide ev yapımı şarap ve rakı vardı.Rakıları çok ağır olduğundan şarap içtim çok güzeldi.Hostel sahibi bize rotamızı sormuştu.Bizde buradan sonra Üsküp’e geçeceğimizi söylemiştik.Bize Bitola’ya gitmemiz gerektiğini söyledi.Nedenine gelirsek Bitola aslında Manastır şehrinin yani ismi.Atatürk’ün okuduğu Manastır Askeri Okulu bu şehirde bulunmaktadır.Biz de rotamızı değiştirerek sabah erkenden Bitola’ya geçip oradan’da sabah 11 otobüsüyle Üsküp’e geçmeye karar verdik.

Sorun sabah 1:30 gibi yatıp 6:00 gibi kalkmamızdı ama becerdik 🙂

Arnavutluk-Makedonya gezimiz 1.Gün Tiran gezisi(28.10.2010)

Arkadaşımla birlikte 29 Ekim’deki 4 günlük tatili fırsat bilip seyahat planı yaptık.Planımız Tiran’a uçup oradan Ohrid ve Üsküp’e geçip,Üsküp’ten uçakla İstanbul’a dönmekti.

Bu doğrultuda 28 Ekim sabahı THY’nin düzenlediği İstanbul-Tiran uçuşuyla uçuşumuzu gerçekleştirdik.Tiran’a  inip pasaport kontrolünden geçmemiz biraz problemli oldu.Neden geldiğimizi,ne kadar kalacağımızı,dönüş biletimiz olup olmadığı,otel rezervasyonu yapıp yapmadığımız,ne kadar para yanımızda olduğu gibi sorularla karşılaştık.Allah’tan herşey mevcuttu sonunda giriş mührünü pasaportumuza vurup Tiran Nene Thresa(Rahibe Teresa) Havaalanından Tiran şehir merkezine orada bulunan otobüsü kullanarak geçtik.250 Liretlik bilet satın alarak gidebiliyorsunuz.Ancak biz 2,5 Euro vererek şehir merkezine gittik.

İlk işimiz kalacağımız yere gitmek oldu.Biz rezervasyonlarımızı www.hostelbookers.com sitesinden yaptık.Burada tercihimizi en fazla puan alan yerlerden yana kullandık.Tiran’da Freddy’s Hostel’de kaldık.Burası şehir meydanının hemen arkasındaki sokakta,temiz,odalarında banyosu olan güzel bir hosteldi.Buraya girişimizi yaptıktan sonra hemen gezmeye başladık.

İlk iş olarak şehir meydanında dolaşmaya başladık.Aslına bakarsanız Tiran çok büyük bir şehir değil.Yürüyerek kolaylıkla gezebilirsiniz.Burada İskenderbey(Skanderbeg) meydanını dolaştık.Burada iskender Beyin at üzerindeki heykeli bulunmaktadır.Bu heykelin hemen yanı başında Ethem Bey Camii’sini ve caminin yanında Tiran Saat Kulesini görebilirsiniz.

Aynı zamanda Tiran Arnavutluk’un başkenti olduğundan dolayı bu meydanın etrafında bakanlıklar bulunmaktadır.

İskenderbey Meydanındaki heykelin kuyruk yönünde ilerlediğinizde şehrin restoran,cafe ve eğlence yerlerinin bulunduğu Blokku denen yere geçebilirsiniz.Bu yol üzerinde bir kanal bulunmaktadır.Kanalı geçtiğinizden sonraki paralel sokaklarda çok güzel yerler bulabilirsiniz.Biz bu yolu takip ederek Parku i liqenit parkına gittik.Burası da görülmesi gereken çok güzel bir park.

Tabii bu kadar yol yürüdükten sonra insan acıkyor.Bizde parktaki Arnavutlar’a yöresel yemekleri yiyebilceğimiz bir restoran sorduk.Bizi Juvenilja Castello ismindeki bir mekana yönlendirdiler.Burası Sheraton Oteline çok yakın bir noktada bulunmaktadır.Eski bir kale görünümünde yapılmış bir mekandır.Buraya gittiğimizde yöresel yemeklerinden yemek istediğimizi söyledik.Ancak gördüğümüz ağırlıkla İtalyan yemekleri olduğuydu.Ancak sonra restoranın müdürü bizimle ilgilendi ve yöresel yemeklerini sıraladı.Bunlar arasında dolma,börek,arnavut ciğeri,ali paşa pilavı,elbasan tava vb. yemekler vardı.Bizde ortaya arnavut ciğeri,ali paşa pilavı ve elbasan tava istedik.Yanına da Tiran birası istedik ki tadı gayet iyidir.(http://www.juvenilja.com/index-ang.html)

Yemeklerimizi yedikten sonra Blokku bölgesini detaylı gezdik ve bir kaç mekana oturup içeceklerimizi içtik.Akşam üzerine doğru hostele gidip biraz mola verdik.Sonrasında tekrar Blokku bölgesine geçtik.Bu seferki niyetimiz akşam yemeği yiyebileceğimiz bir yer bulabilmekti.Burada da yolda sorduğumuz birinde Era adındaki mekanın iyi olduğunu öğrendik.Burada yöresel yemekler olduğu gibi İtalyan yemekleri de vardı.Biz pizza,salata  yedik.Oraya has sanırım erik rakısını denemek istedik.ama çok sert bir içkiydi.Sonrasında Tiran birasına geri dönüş yaptık.Yemeğimizi yedikten sonra yine sokaktaki kişilere sorarak Vogue isimdeki bar-cluba gittik.Gayet güzel bir mekandı.Biz hafta içi gittiğimiz için club kısmı açık değildi.Saat 11 gibi mekandan ayrılarak hostele döndük.Yarınki Ohrid otobüs seyahati için dinlenmeliydik.

Arnavutlar hakkında yorumda bulunursam Türkleri seviyorlar.Her türlü konuda yardımcı olmaya çalışıyorlar.Ayrıca bir çok kelime Türkçedeki gibi olduğu için bazı konularda kolay anlaşılabiliyorlar.Bunun haricinde maddi durumları iyi olmamalarına rağmen otobüsleri 70’li yıllardan kalmasına rağmen sokaklar,otobüsler çok temizdi.Aynı biz yani 🙂